top of page

Çocuklukta İhmalin İzi: Boşluk Hissi - Dr.Webb&Dr.Musello

  • Yazarın fotoğrafı: Tuğçe Açar
    Tuğçe Açar
  • 27 Şub 2023
  • 3 dakikada okunur

"Aslında duygusal olarak ihmal edilen çocukların büyük çoğunluğu fiziksel anlamda kusursuz bir özenle büyür. Pek çoğu "ideal" olarak tanımlanan ailelerde yetişir."


"Duygusal boşluğun neden bu kadar göz ardı edildiği ile ilgili mantıklı bir açıklama vardır. Çünkü o gizlenir. Genellikle çocuklukta "söylenmiş" şeylerden ziyade "söylenmeyen", "gözlemlenmeyen" ya da "hatırlanmayan" şeylerdir."


"Ebeveyn için çocuğun önemi ile ilgili böyle bir eksiklik varsa çocuk ebeveynlerden birinden ya da diğerinden bir şey istediği ya da özel ilgi beklediği için utanç duyuyorsa kendi duygusal ihtiyaçlarının pek çoğuna kör bir şekilde büyüyecektir."


"Hayır demek enerji gerektirir. Çocuğu bir işi yapmaya ya da bir sorumluluk yerine getirmeye zorlamak enerji gerektirir. Öfkeli bir çocukla uğraşmak enerji gerektirir. Hayır cevabından sonra çocuk tarafından anlık bir nefrete maruz kalmak çok acı vericidir. İşleri çocuklara yaptırmaya çalışmaktan ziyade kendileri yapmayı tercih ederler. Çocuk başını belaya soktuğunda başka bir yol aramak ya da bahaneler bulmak onlara zor gelir."


"Gerçek şu ki çocuğunuzu sevmek onunla uyum içinde olmaktan farklı bir durum. Sağlıklı bir gelişim için sadece çocuğunuzu sevmek yeterli değil. Çocuğuyla uyum içinde olan bir ebeveyn genel olarak duyguları anlayan ve bu duyguların farkında olan biri olmalı. Çocuğun gelişim aşamalarında onun ne yapabileceğini ne yapamayacağını gözlemlemeli ve çocuğunu gerçekten tanımak için gerekli olan çabayı ve enerjiyi vermeye istekli olmalı. Bu alanlardan herhangi biri eksik olan iyi niyetli bir ebeveynin çocuğunu duygusal anlamlı yetiştirme konusunda risk altında olur."


"Gerçek değişimlerin pek çoğu bu şekilde işlemez. Daha ziyade düzensiz şekilde gerçekleşir. İki adım ileri bir adım geri gibi ve bazen ters yönde ilerleyen bu adımlarla çalışmaya devam edebilmenin gerçek anahtarı ileriye doğru bir adım daha atana kadar sürekli ve ısrarlı bir şekilde mücadele etmektir."


"Toplumumuzda duyguya hak ettiği değer tam anlamıyla verilmez. Çoğu zaman duygular bir detay olarak görülür. Genellikle "aşırı hassas", "aşırı duygusal", "aşırı romantik" gibi kelimeler kullanılır. Duygu çocukça feminen ya da zayıf bir şey gibi düşünülür. Zeki insanların duygusal, duygusal insanlarınsa zeki olmadığını düşünmeye eğilimliyizdir. Gerçek şu ki en zeki insanlar düşünmelerine yardımcı olması için düşüncelerini de duygularını da yönetmek için kullanan kişilerdir. Burada anahtar noktaysa duyguyu sağlıklı bir şekilde dengelemekten geçer."


"Sinir bilimciler insan beyninin gelişimi ile ilgili çok kapsamlı çalışmalar yapmıştır. İnsanlık açısından duyguyu hissetme yeteneği düşünme yeteneğinden çok önce gelişmiştir."


"İnsanların duyguları beynin düşüncelerin meydana geldiği bölümü olan serebler korteksin derinlerine gömülen limbik sistemde oluşur. Bu şekilde duygularımız düşüncelerimizden ziyade kim olduğumuzun temel bir parçasıdır. Tırnaklarımız ya da dizlerimiz gibi vücudumuzun psikolojik parçalarını oluştururlar. Nasıl açlığımızı, susuzluğumuzu, dirseklerimizi ya da kulak mememizi inkar edemiyorsak duygularımız inkar edilemez ya da silenemez."


"Peki neden ilk olarak duygu gelişti? Bazen özellikle duygusal olarak ihmal edilmiş kişiler duyguları bir yük olarak görür. Sevdiğimiz bir arkadaşımızla çatışma yaşadığımızda üzülmesek, trafikte yolumuzu kesen birine sinirlenmesek ya da iş görüşmesine girmeden önce endişelenmesek çok daha iyi olmaz mıydı? Baktığımızda bu duyguları hissetmezsek daha kolay olur gibi düşünebilir ancak bana sorarsanız duygularımız olmasaydı hayat daha iyi olmazdı aslına bakarsanız katlanılmaz olurdu."


"Duygu hayatta kalmak için gereklidir. Duygular bize ne zaman tehlikede olduğumuzu, ne zaman koşacağımızı, ne zaman savaşacağımızı ve neyin savaşmaya değer olduğunu söyler. Duygular vücudumuzun bizimle iletişim kurma ve bizi güdüleme aracıdır."


"İlk adım duygularınızı fark etmeyi ve onları kelimelere dökmeyi öğrenmektir. "Üzgünüm", "öfkeliyim" ya da "şunu yaptığımda beni incittin" gibi cümlelerde sihirli bir şeyler vardır. Kendinize ya da bir başkasına duygularınızı tanımladığınız ve onları adlandırdığınız zaman bir adım atar ve gaza basarsınız. İçinizden dışınıza bir şey çıkarırsınız. Bilinmeyeni bilinir hale getirir ve idareyi ele geçirirsiniz. Çok değerli bir kaynak oluşturursunuz: duygularınız, yakıtınızdır."


"Duyguların kendileri iyi ya da kötü doğruya da yanlış ahlaklı ya da ahlaksız değildir. Her insan öyle ya da böyle bir zamanda öfke, kıskançlık, nefret, yıkıcılık ve üstünlük duygularını hisseder. Çoğu insan çok daha ölümcül duygulara sahiptir. Bu duyguların kendisi kötü değildir ve bizi kötü bir insan yapmaz. Önemli olan bu duygularla ne yapacağınızdır. Kendinizi hissettiklerinizden dolayı yargılamayın, kendinize eylemlerinizden dolayı yargılayın."


"Tkbe adımları: duyguları tanımlamak, kabul etmek, bağ kurmak ve eyleme geçmektir. Birincisi duyguyu tanımlamak. İkincisi sorunu kabul etmektir. Duygunun iyi ya da kötü olmasını yargılamayın. Üçüncüsü, böyle bir duyguya sahip olmanızın nedenini anlamaya çalışmak ya da neden ve duygu arasında bağ kurmaktır. Dördüncüsü bu konunun gerektirdiği bir eylem olup olmadığını belirlemek ve varsa uygun bir şekilde ele almaktır."


"Karşınızdaki kişinin cevabını kontrol edemezsiniz bile olumluysanız ne yaparsa yapsın doğru eylemi gösterdiğiniz için kendinizi daha iyi hissedersiniz. Böylece öfkeniz büyümez ve sonrasında baş ya da sırt ağrısı çekmezsiniz."


"Önceliği kendinize vermekten başlayalım. Ne? Bencil dediğinizi duyar gibi oldum. Hayır değil! Sağlıklı ve güçlü olduğunuz zaman diğerlerine daha zengin, daha derin, daha sağlıklı ve daha güçlü bir şekilde bir şeyler verebilmek için özgürleşirsiniz. Bu şekilde düşünmeyi seviyorum. Uçuş güvenliği anonsu sırasında, ki bunları nadiren dinleriz, oksijen maskelerinin her bir koltuğun önünde olduğu ve yetişkinlerin bu maskeleri çocuklarına yardım etmeden önce kendilerine takmaları söylenir. Bu öneri harika bir algı ortaya çıkarmaktadır. Kendiniz nefes almakta zorlanırken çocuğunuzun maskesini düzgün bir şekilde takamazsınız bu kuralı hayatın geneline uygulayın. Kendinize güvenli bir ortamı oluşturduğunuz zaman diğerlerine daha etkili bir biçimde yardımcı olabilirsiniz."


 
 
 

Comments


bottom of page