top of page

"Aslında duygusal olarak ihmal edilen çocukların büyük çoğunluğu fiziksel anlamda kusursuz bir özenle büyür. Pek çoğu "ideal" olarak tanımlanan ailelerde yetişir."


"Duygusal boşluğun neden bu kadar göz ardı edildiği ile ilgili mantıklı bir açıklama vardır. Çünkü o gizlenir. Genellikle çocuklukta "söylenmiş" şeylerden ziyade "söylenmeyen", "gözlemlenmeyen" ya da "hatırlanmayan" şeylerdir."


"Ebeveyn için çocuğun önemi ile ilgili böyle bir eksiklik varsa çocuk ebeveynlerden birinden ya da diğerinden bir şey istediği ya da özel ilgi beklediği için utanç duyuyorsa kendi duygusal ihtiyaçlarının pek çoğuna kör bir şekilde büyüyecektir."


"Hayır demek enerji gerektirir. Çocuğu bir işi yapmaya ya da bir sorumluluk yerine getirmeye zorlamak enerji gerektirir. Öfkeli bir çocukla uğraşmak enerji gerektirir. Hayır cevabından sonra çocuk tarafından anlık bir nefrete maruz kalmak çok acı vericidir. İşleri çocuklara yaptırmaya çalışmaktan ziyade kendileri yapmayı tercih ederler. Çocuk başını belaya soktuğunda başka bir yol aramak ya da bahaneler bulmak onlara zor gelir."


"Gerçek şu ki çocuğunuzu sevmek onunla uyum içinde olmaktan farklı bir durum. Sağlıklı bir gelişim için sadece çocuğunuzu sevmek yeterli değil. Çocuğuyla uyum içinde olan bir ebeveyn genel olarak duyguları anlayan ve bu duyguların farkında olan biri olmalı. Çocuğun gelişim aşamalarında onun ne yapabileceğini ne yapamayacağını gözlemlemeli ve çocuğunu gerçekten tanımak için gerekli olan çabayı ve enerjiyi vermeye istekli olmalı. Bu alanlardan herhangi biri eksik olan iyi niyetli bir ebeveynin çocuğunu duygusal anlamlı yetiştirme konusunda risk altında olur."


"Gerçek değişimlerin pek çoğu bu şekilde işlemez. Daha ziyade düzensiz şekilde gerçekleşir. İki adım ileri bir adım geri gibi ve bazen ters yönde ilerleyen bu adımlarla çalışmaya devam edebilmenin gerçek anahtarı ileriye doğru bir adım daha atana kadar sürekli ve ısrarlı bir şekilde mücadele etmektir."


"Toplumumuzda duyguya hak ettiği değer tam anlamıyla verilmez. Çoğu zaman duygular bir detay olarak görülür. Genellikle "aşırı hassas", "aşırı duygusal", "aşırı romantik" gibi kelimeler kullanılır. Duygu çocukça feminen ya da zayıf bir şey gibi düşünülür. Zeki insanların duygusal, duygusal insanlarınsa zeki olmadığını düşünmeye eğilimliyizdir. Gerçek şu ki en zeki insanlar düşünmelerine yardımcı olması için düşüncelerini de duygularını da yönetmek için kullanan kişilerdir. Burada anahtar noktaysa duyguyu sağlıklı bir şekilde dengelemekten geçer."


"Sinir bilimciler insan beyninin gelişimi ile ilgili çok kapsamlı çalışmalar yapmıştır. İnsanlık açısından duyguyu hissetme yeteneği düşünme yeteneğinden çok önce gelişmiştir."


"İnsanların duyguları beynin düşüncelerin meydana geldiği bölümü olan serebler korteksin derinlerine gömülen limbik sistemde oluşur. Bu şekilde duygularımız düşüncelerimizden ziyade kim olduğumuzun temel bir parçasıdır. Tırnaklarımız ya da dizlerimiz gibi vücudumuzun psikolojik parçalarını oluştururlar. Nasıl açlığımızı, susuzluğumuzu, dirseklerimizi ya da kulak mememizi inkar edemiyorsak duygularımız inkar edilemez ya da silenemez."


"Peki neden ilk olarak duygu gelişti? Bazen özellikle duygusal olarak ihmal edilmiş kişiler duyguları bir yük olarak görür. Sevdiğimiz bir arkadaşımızla çatışma yaşadığımızda üzülmesek, trafikte yolumuzu kesen birine sinirlenmesek ya da iş görüşmesine girmeden önce endişelenmesek çok daha iyi olmaz mıydı? Baktığımızda bu duyguları hissetmezsek daha kolay olur gibi düşünebilir ancak bana sorarsanız duygularımız olmasaydı hayat daha iyi olmazdı aslına bakarsanız katlanılmaz olurdu."


"Duygu hayatta kalmak için gereklidir. Duygular bize ne zaman tehlikede olduğumuzu, ne zaman koşacağımızı, ne zaman savaşacağımızı ve neyin savaşmaya değer olduğunu söyler. Duygular vücudumuzun bizimle iletişim kurma ve bizi güdüleme aracıdır."


"İlk adım duygularınızı fark etmeyi ve onları kelimelere dökmeyi öğrenmektir. "Üzgünüm", "öfkeliyim" ya da "şunu yaptığımda beni incittin" gibi cümlelerde sihirli bir şeyler vardır. Kendinize ya da bir başkasına duygularınızı tanımladığınız ve onları adlandırdığınız zaman bir adım atar ve gaza basarsınız. İçinizden dışınıza bir şey çıkarırsınız. Bilinmeyeni bilinir hale getirir ve idareyi ele geçirirsiniz. Çok değerli bir kaynak oluşturursunuz: duygularınız, yakıtınızdır."


"Duyguların kendileri iyi ya da kötü doğruya da yanlış ahlaklı ya da ahlaksız değildir. Her insan öyle ya da böyle bir zamanda öfke, kıskançlık, nefret, yıkıcılık ve üstünlük duygularını hisseder. Çoğu insan çok daha ölümcül duygulara sahiptir. Bu duyguların kendisi kötü değildir ve bizi kötü bir insan yapmaz. Önemli olan bu duygularla ne yapacağınızdır. Kendinizi hissettiklerinizden dolayı yargılamayın, kendinize eylemlerinizden dolayı yargılayın."


"Tkbe adımları: duyguları tanımlamak, kabul etmek, bağ kurmak ve eyleme geçmektir. Birincisi duyguyu tanımlamak. İkincisi sorunu kabul etmektir. Duygunun iyi ya da kötü olmasını yargılamayın. Üçüncüsü, böyle bir duyguya sahip olmanızın nedenini anlamaya çalışmak ya da neden ve duygu arasında bağ kurmaktır. Dördüncüsü bu konunun gerektirdiği bir eylem olup olmadığını belirlemek ve varsa uygun bir şekilde ele almaktır."


"Karşınızdaki kişinin cevabını kontrol edemezsiniz bile olumluysanız ne yaparsa yapsın doğru eylemi gösterdiğiniz için kendinizi daha iyi hissedersiniz. Böylece öfkeniz büyümez ve sonrasında baş ya da sırt ağrısı çekmezsiniz."


"Önceliği kendinize vermekten başlayalım. Ne? Bencil dediğinizi duyar gibi oldum. Hayır değil! Sağlıklı ve güçlü olduğunuz zaman diğerlerine daha zengin, daha derin, daha sağlıklı ve daha güçlü bir şekilde bir şeyler verebilmek için özgürleşirsiniz. Bu şekilde düşünmeyi seviyorum. Uçuş güvenliği anonsu sırasında, ki bunları nadiren dinleriz, oksijen maskelerinin her bir koltuğun önünde olduğu ve yetişkinlerin bu maskeleri çocuklarına yardım etmeden önce kendilerine takmaları söylenir. Bu öneri harika bir algı ortaya çıkarmaktadır. Kendiniz nefes almakta zorlanırken çocuğunuzun maskesini düzgün bir şekilde takamazsınız bu kuralı hayatın geneline uygulayın. Kendinize güvenli bir ortamı oluşturduğunuz zaman diğerlerine daha etkili bir biçimde yardımcı olabilirsiniz."


 

"Gerçekten de savaşlar sahip olma dürtüsüyle birlikte başlamıştır. İlk savaşlar avcı kabilelerin tarımla uğraşan gruplara saldırması biçiminde görülürdü."


"Samimiyetsizlik uygarlıkla gelişmiştir. Çünkü uygarlıkla birlikte diplomasi de gelişmiştir ve çalınacak şeylerin sayısı artmıştır. İlk insanlarda mülkiyet arttıkça hırsızlık ve yalan da başlamıştır."


"İnsanın toplumsallaşması sonucu kendisini koruma amacı dışında saldırgan davranışlar göstermeyen barışçı doğa insanın nesli tükenmiş ve savaş güdüsü insan karakterinin yapısal bir parçası durumuna gelmiştir."


"Amerika Birleşik Devletleri halkı yılda 8 milyon otomobil, 30 ton kağıt, 26 milyon şişe ve 48 milyon teneke kutuyu çöplüklere atmaktadır: Uzaya yollanan araçlarla şimdiden straftosferde bir çöplük yaratılmaktadır."


"Vaktiyle doğa ile olan mutlu beraberliğinden kopan insan onun yerine geçecek ve yaşamına anlam katacak bir başka beraberliği bulunmadığı gibi artık doğaya da geri dönememiş ve umudunu uzaydaki başka dünyalara yöneltmiştir."


"Kendilerine amaç edilmiş oldukları "refah toplumu" düzeyini eriştiklerinde bireyler sahip oldukları maddi bolluğa karşılık boşluk anlamsızlık ve yabancılaşma gibi daha önce hiç tanımamış oldukları duyguları yaşamaya başlamışlardır."


"Bebek görünürde sevecen de olsa annesinin kendisine karşı tutumunun içten ya da zorlama olduğunu kolayca algılar. Sezgi yoluyla olan bu algılama yetişkinlerdeki gibi bilinçli bir olgu değildir."


"Kalp sesleri dinletildiğine bu bebeklerin çoğunun ağlamayı kestikleri ve bir bölümünün uykuya daldıkları gözlemlenmişti. Bunu izleyen bir diğer gözlem de annelerin bebeklerini genellikle göğsünü sol yanında kalbin bulunduğu bölge üzerinde tuttukları fark edilmişti."


"Önce ikinci sınıf evlat daha sonra gelin kimlikleri içinde ezilen kadın anne olduktan sonra aile içinde giderek güç kazanmaya ve çocukları üzerine egemenlik kurmaya başlar. O denli ki birçok ailede görünürde baba tarafından alınan kararların asıl sahibi annedir ama durum babanın erkek rolüne gölge düşürmeyecek biçimde yönetilir. Karaları anne verir, baba ilan eder. Kararların sonucundan ise baba sorumlu tutulur. Bu yönden değerlendirildiğinde toplumumuzda aile yapısının biçimsel olarak babaerkil ama gerçekte üstü kapalı bir anaerkil bir yapıda olduğu söylenebilir."


"Sevecen tutumu karşlılığında sevgi alabilme umudunu ve sevildikten sonra sevebilme beklentisini içerir. Oysa böyle bizi bir umut ve beklenti yetişkin insan ilişkilerini gerçeklerine uymaz."


"Eğer insanlar olumsuz duygularını evrensel olduğunu, reddedilme kaygılarının herkes tarafından yaşanmakta olduğunu ve bunun yalnızca yoğunluk derecesinin önemli olduğunu bile bilselerdi bu tür duyguların üzerini fazlaca kapatmaz ve gereksiz bir suçluluğu da yaşamazlardı."


"Ancak bir insanın diğerine kendi gücüne çok ötesinde bir şeyler vermesi karşısındaki insanda olumsuz duygular yaratabilir ya da birinden karşılığı veremeyeceği bazı şeyler alması tedirgin edebilir."


"İnsan doğa güçlerini ve bazı hayvan türlerine oranla zayıf bir varlıktır . Bu nedenle her insanın varoluşunda eksiklik duygusu vardır. Çünkü insan çocukluk döneminden ötürü yaşamına normal bir çaresizlik içinde başlarç Çocukken güçlü yetişkinler arasında yaşayan güçsüz bir varlıktır. Sonraki yaşamı boyunca daha önce kendisine egemen insanlar ve doğal güçler üzerine üstünü kurmak ve gücünü kanıtlamak için çaba gösterir. Çoğu kez de bununla yetinmez kusursuz bir varlık olmaya çalışır."


"İnsanın dünyaya gelişiyle yaşanmaya başlanan ve ömür boyu süren bu duygu evrenseldir çünkü doğadaki tüm varlıklar eksi bir durumdan artı bir duruma geçmek için sürekli çaba içindedir."


"Yaşamak kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar. Bu insanın kendi sorumluluğunu bir başka deyişle hayatını anlam katması sorunun içerir. Sorumluluğunu istenen kişi özgürdür. Çzgür insan daha az korkar ve onun için sevebilir."


"Çünkü zaten yalnız ve mutsuzsak bilinmeyene doğru hareket etmekle yitirecek neyimiz olabilir? Üstelik çevremizdeki olanakların sayısı aslında hiç de az değil. Ne var ki bunlar her zaman orada değiller. Onları şimdi değerlendirmezsek fırsatımızı kaçırmış oluruz. Çünkü insan bir zaman tüketicisidirzaman insanı sinirler Ama çoğu insan şimdi yapamadığını ileride yapacağı sanısındadır, önündeki zamanın sınırsızmışcasına harcar. Aslında insanın en önemli yanılgısı da budur."


"İçimizdeki hayvan ölçüsüz bir davranışa neden olduğunda onu affedebilmeliyiz. Suçluluk duyacağımız bir davranışa neden olduğunda bunu büyütmek yerine onarmaya çalışmalıyız. Üstelik arada bu bize zarar vermeyecek biçimde kendi olabilmesi fırsat tanımalıyız. Eğer bir iş yapmayı üşeniyorsak düşünmeliyiz. Eğer bu işi yapmadığımızda çok huzursuz olacaksak onu bir an önce yapmalıyız. Ama eğer o işi gerçekten yapmak istemiyorsak kendimizi suçlamadan başka bir şey yapıp keyfini çıkarmalıyız. Arada bir zararsız çılgınlık yapmak bize iyi gelir!"


"Örneğin bir insan kendisini engelleyen bir duruma ilişkin kızgınlığını açıkça yaşayabilir, kendisini kızdıran durumdan uzaklaşabilir, tepkisini daha uygun bir zamana erteleyebilir, hiç tepki vermemeyi daha uygun görebilir, kendisini kızdıran durumu ortadan kaldırılacak tasarımlar yapabilir ve eylemlerde bulunabilir ya da öfkesini boşaltmak amacıyla gidip odun kesebilir. Bu tepkilerden hangisini vereceğini o andaki koşullara göre ve otomatik olarak seçebilecek ustalığı geliştirebilmiş olan insan hem etkin bir biçimde yaşama katılabilir hem de insanlarla baş edebilmenin sağladığı güven duygusu sayesinde doyurucu ilişkiler kurabilir."


 



"Hiçbir şeyi bu kadar ciddiye almak zorunda değiliz (kendimizi, olayları, başka insanları)"


"Birçok şey üzücü, çok kötü, hoşlanmayacağımız şekilde gelişebilir ama dünyanın sonu, ancak dünyanın sonu geldiği zaman gelecektir."


"Eğer sizin için önemli bir insan sizi ya da seçiminizi reddederse siz yine de reddetmeden önceki andaki gibi gerçek ve değerli olacaksınız."


"Siz diğer insanların 'iyi hissetmelerinden' sorumlu değilsiniz ve onları 'dik tutmanız' gerekmiyor. Siz iyi hissetmek ve dik durmak için kendinize yardım etmekten sorumlusunuz."


"Hiç kimsenin incinmemesi için çok dikkat ediyoruz. Hiç kimse, kendimiz hariç.."


"İhtiyacımız olan şeyi kendimize vermek, ihtiyaçlarımızla nasıl ilgileneceğimizi ve onları nasıl karşılayacağımızı öğrendikçe hata yaptığımızda kendimizi affetmeye ve iyi bir şeyler yaptığımızda kendimizi tebrik etmeye başlarız."


"Aslında kendimize ne zaman işkence yapmaya başladığımız önemli değildir. Buna şimdi son vermeliyiz. Tam şu anda kendimize duygusal ve zihinsel kocaman bir kucak verebiliriz. Biz iyiyiz. Olduğumuz şey olmak muhteşem. Düşüncelerimiz uygun. Duygularımız uygun. Bugün bu dakikada olduğumuz yer doğru. Bizde yanlış olan bir şey yok. Özümüzde yanlış bir şey yok. Eğer yanlışlar yaptıysak da bu gayet doğal çünkü yapabildiğimizin en iyisini yaptık."


"Bütün insanlar hata da yaparlar doğru şeyler de. Öyleyse kendimizi rahat bırakabiliriz."


"Güzel insanların bizden bir farkları yok. Onlar sadece kendilerinin iyi olduklarını söylüyor ve ışıldamak için kendilerine izin veriyorlar."

 
bottom of page