top of page

"Yaşamın gayesi sadece geçmek değil aynı zamanda senin içinde derin bir yerlere ulaşmaktır. Yaşam yüzeyde değildir, kenarlar değildir, tam merkezdir ve sen henüz merkeze ulaşmadın. Uyan, yeterince zaman kaybettin. Uyanık ol ve ne yaptığını gör. Ne yapıyorsun? Para mı kazanmak peşindesin? Para nihayetinde borçtur, hep aynı yere dönersin. Para oyununa... Başkalarından fazla paran vardır iyi hissedersin, başkalarının senden fazla parası vardır, kötü hissedersin. Bu bir oyundur. Ama bu oyunun anlamı ne? Dünyanın sahip olduğu tüm para senin olsa ölüm anında yine bir dilenci olacaksın. O yüzden dünyanın tüm zenginliği seni zengin edemez, oyunlar seni zengin edemez. Uyan!"


"Büyük İskender'in "Ölmeden önce ölü bedenimi sokaklarda taşıdığınız zaman ellerimin iki yanından sarkmasını izin verin, ellerimi örtmeyin" dediği söylenir. Bu sık rastlanan bir şey değildir kimse bu şekilde taşınmamıştır. Ve sorarlar. Ne demek istiyorsunuz, bu görülmemiş bir şey bedenin tamamı saklanır neden ellerinizi sarkmasını istiyorsunuz? Şöyle yanıtlar:"Ellerin boş bir halde öldüğümün bilinmesini istiyorum. Bunu herkes görmeli ve bir daha hiç kimse bir İskender olmaya çalışmamalı. Öyle çok şey kazandım ki ve neticede elimde hiçbir şey yok. Krallığım çok büyük ama ben yine bir yoksulum."


"Bir diğer nokta neden sabah? Çünkü sabah kalıbı hazırlar. Sabah ilk düşünme kabı olur. Bu yüzden tüm dinler en az iki duada ısrarcıdır. Eğer tüm gün dua edebiliyorsan doğru olanı bu olduğunu söyler ama yapamıyorsan en az iki dua: bir sabah biri gece."


"Bir başkasına gerek yok dedi, yalnız olduğunu iyi bil. En azından bu kadarı kesin, varsın! Hayatını kesinlikle var olan bir şey üzerine kur çünkü hayatın nasıl belirsiz kuşkulu bir bilgi olarak değil sadece bir inanç olarak var olan bir şey üzerine kurabilirsin hayatta kesin olan ne var ki tek bir şey kesindir o da sensin diğer her şeyden kuşku duyabilirsin."


"Sen yalnızca kendinden emin olabilirsin. Tek kesinlik senin var olduğundur. Neden? Çünkü kendinden kuşku duyman için bile burada olman gerekir."


"Tüm yaşamı boyunca bu kutu ile birlikte yaşarsın. Bu kutuyu yanında taşırsın. Bu kutu bir mezardır, bu kutulardan çıkman gerekir. Ancak o zaman gerçek bilincinin ne olduğunu bilebilirsin. Sonra toplumlar kavramlar verir, sonra toplum ön yargılar verir, sonra toplum teoriler felsefeler sistemler ve dinler verir ve sonra çocuk asla dosdoğru bakamayacak hale gelir. Her zaman toplum yorumlamak için hazırdır. Sen bir şeyin iyi olduğunu söylerken farkında değilsin. Orada mısın? Gerçekten bakıyor musun? Bu bir şeyin iyi olduğu senin duygun mu yoksa toplumun bir yorumu mu? Bu bir şey eğer kötüyse, ona gerçekten baktın ve onun kötü olduğunu sonuca vardın mı yoksa toplum sana o şeyin kötü olduğunu mu öğretti?"


"Bunun sürekli hatırlanması gerekir çünkü insanlar her zaman etraftadır ve seni öyle sinsi yollarla kandırırlar ki… Ve şimdi onlar her zaman olduğundan daha güçlüler. Reklamlarla, radyoyla, gazetelerle, televizyonla insanlar seni sürekli manipüle ederler."


Ama reklamlar, propagandalar tüm toplum başkalarını manipüle ederek var olur. Mutluluğu pazardaki bir ürün gibi gidip satın alıyorsun. Satın almak zorundasın. Mutluluk nasıl satın alınır? Mutluluk bir emtia değildir, bir şey değildir. Bir yaşam kalitesi, farkındalıklı bir yaşamın bir neticesidir. Mutluluğu satın alamazsın - bunun hiçbir yolu yoktur."


"Unutma, farkındalıklı ve uyanık ol. Uyanıksan, eylemlerin giderek daha farkındalık doluysa ne yaparsan yap uykuda olmazsın. Toplumun tüm çabası seni otomatik yapmak, seni bir robota çevirmek, seni kusursuz ve verimli bir mekanizmaya dönüştürmektir."


"Toplumun verimliliğe ihtiyacı vardır. Bu yüzden seni hep daha otomatik olmaya iter. Yaptığın her şeyde otomatik ol. Toplum senin farkındalığını umursamaz; farkındalığın toplum için bir sorundur. Senden daha verimli daha üretken olman istenir. Makineler senden daha üretkendir. Toplum senin insan gibi olmanı istemez. Mekanik cihazlar gibi olmanı ister ki daha verimli ve daha az farkındalıklı ol. bu mekanikleştirmedir. Toplum seni bu şekilde kandırır. Daha verimli olursun ama ruhun kaybolur gider."


"Bir şey yapmaya başladığın anda, ister derin düşün isterse konsantre ol, merkezinden uzaklaşırsın. Hiçbir şey yapmadığın zaman -fiziksel, zihinsel, hiçbir seviyede- tüm aktiviteler durduğunda ve sen sadece olduğunda, işte meditasyon budur. Bunu yapamazsın sadece anlaman gerekir."


"İnsanlık kendi için hiç kimsenin huzurlu olmadığı, kimsenin rahatlayamadığı çok tuhaf bir durum yarattı. Çünkü rahatladığın an kendinle yüzleşirsin. Rahatlama neredeyse bir aynaya dönüşür ve sen kendi yüzünü görmek istemezsin, çünkü başkalarının kınayan fikirlerinin etkisi altında kalmışsındır."


"Rahatlamaya başla benliğinin dış kenarlarını rahatlat, bedenini, davranışlarını, eylemlerini rahatlat. Daha rahat bir şekilde yürü, daha rahat bir şekilde ye, dinle, konuş. Bütün süreçleri yavaşlat, acele etme, telaşlanma. Sanki tüm ebediyet önündeymiş gibi hareket et. Ebediyet önünde. Biz en baştan beri buradayız, ve sonuna kadar da burada olacağız. Aslında ne başı var ne de sonu...Biz hep buradaydık ve hep burada olacağız. Şekiller değişir ama madde değişmez. Üst baş değişir ama ruh değişmez."


"Hayat hakkında hatırlaman gereken temel bir nokta var. Yaşanmamış her deneyim etrafında, yanı başında asılı kalacak ve isyan edecektir. Yaşa beni, bitir beni! Her deneyimde yaşanmayı, bitirilmeyi ve tamamlanmayı arzu eden içsel bir nitelik vardır. Bir kez tamamlandığında kaybolup gider, yarım veya eksik kaldığında ise ısrar eder, işkence eder, sürüncemede kalır. Dikkatini ister ve "Ne yapacaksın? Ben hala eksiğim beni tamamla der."


"Ve bedenin hangi bölümüne sevgi ile yaklaşırsan, oranın seni dinlediğini, seni izlediğini gördüğünde çok şaşıracaksın. O senin bedenindir. Kapalı gözlerle tepeden tırnağa ilerle ve nerelerde gerginlik taşıdığını gör ve o parçayla sanki arkadaşına konuşur gibi konuş. Bedeninle aranda bir diyalog başlat. Onu rahatlat ve ona "Korku yok, korkma. Ben seninle ilgileneceğim rahatlayabilirsin de. Yavaş yavaş işin sırrını öğreneceksin sonra beden rahatlayacak."


"Onlarla savaşmaya başlarsan çıkış yolunu bulamazsın er geç yorulur, yıpranırsın. Yavaş yavaş deliliğe kaydını hissedersin. Ama doğru metodu kullanırsan çöküş yerine atılım gerçekleştirirsin. Etrafını sardığını hissettiğin tüm o şeylerle baş etmenin doğru yolu sadece "tanık olmaktır". Savaşmak değil, yargılamak değil, kınamak değil. Sadece sessiz ve dingin olmak olan bir sene tanık olmak."

"Düşüncelerin, pek çok şeyin sana ulaşmasını engeller. Modern psikoloji araştırmacılarının ortaya çıkardıkları bilgi seni şaşırtacaktır. Gerçekliğin yüzde 98'i benliğine girmez zihin yalnızca %2'sini izin verir. O yüzden gördüğün her şey gerçekliğin sadece %2'sidir ve zihin gerçekliği sadece %2'sinin girmesine izin verip bunun bütün olduğunu hissetmeni sağladığı için sen sahte bir dünyada yaşarsın. Parçanın bütün olduğunu düşünür ve ona göre yaşarsın. Tüm yaşamın sahtelik üzerine kuruludur."


"Daha fazla farkında ol. Yürürken farkındalıkla yürü, dinlerken mutlak farkındalıkla dinle. Bir uyku halinde değil, yarım yaramak değil, konuşurken farkındalıkla konuş ve yavaş yavaş bu farklılık sana gerçek benliğine dair bir vizyon sunacaktır."

"Doğu psikolojisi, "Farkında ol. Öfkeyi analiz etmeye çalışma, gerek yok. Sadece öfkeye bak, ama farkındalıkla bak. Düşünmeye başlama." der. Eğer düşünmeye başlarsan o zaman düşünme öfkeye bakmanı engeller o zaman düşünme onu boğar. O zaman düşünme onu kuşatan bir buluta dönüşür; netlik kaybolur. Hiç düşünme. Düşüncesizlik evresinde ol ve bak."


 

"Düşüncelerimize yön veren endişe ister büyük ister küçük olsun ortak noktanın farkındayız: bu düşünceler tekrarlayıcı,sağlıksız ve yararsızdır. 20 yıla aşkın bir süreyi aşan çalışmalar her şeyi düşünmenin hayatı zorlaştırdığını, ilişkilerimize zarar verdiğini ve depresyon, şiddetli anksiyete ve aşırı alkol kullanımı gibi zihinsel bozukluklara katkıda bulunabileceğini gösterdi."


"En son araştırmalara göre erkeklerle kıyaslandığında gerçekten kadınların beynini meşgul eden daha fazla şey var. 2017'de Amen Clinics'teki araştırmacılar çalışmadaki kadınların beyinlerinin erkeklere göre çok daha fazla bölgesinde özellikle de odak ve dürtü kontrolü ile ilgili problemler ve kaygı ile ilgili limbik veya duygusal alanlarında önemli ölçüde daha aktif olduğunu gösteren görüntüleme verimini yayımladılar. Bu farklılık kadınların daha fazla düşünüp taşınma, aşırı analiz yapma ve kararsızlıktan felce uğramaolasılıklarını daha yüksek olmasının temel bir nedeni olabilir. Harekete geçmek yerine direniyoruz, endişeleniyoruz, kendimizi sorguluyoruz ve ister biyoloji ister sosyalleşme nedeniyle olsun başkalarıyla olan duygusal bağlarımıza erkeklerden daha fazla odaklanıyoruz."


"Mükemmelliyetçilik fazla düşünmekle güçlü bir şekilde bağlantılıdır ve günümüz gençlerinin önceki nesillere göre daha rekabetçi ortamlar ve daha gerçekçi olmayan beklentilerle karşı karşıya olduklarına dair bulgular onların zihinsel veya duygusal sağlıkları için pek de iyi haber değildir."


"Kendimizi nasıl gördüğümüzün hayatımızı nasıl yaşadığımız üzerinde çok büyük etkileri olduğu gerçektir. Boşluğa ne gelirse gelsin "Ben ..... türden bir insanım." güçlü bir ifadedir. Kimlik duygumuzdaki bir değişiklik, yani bu boşluğu nasıl dolduracağımızdaki bir değişiklik, davranışımızda neredeyse anında büyük değişikliklere neden olabilir."


"Kendinizi şu andan itibaren aşağıdakilerden biri olarak tanımlamaya başlayın: daha az karar kaygısına ve daha fazla neşe ve huzur deneyimleme yeteneğine sahip olan, kendinden emin yetkin kararlar vermeyi öğrenebilen, alışkanlıkla kendini sorgulamaya gerek duymayan, önemsiz, sağlıksız ve yararsız olanı filtrelemeyi öğrenen, fazla düşünmeyi durdurmak için stratejiler geliştiren, işler planlandığı gibi gitmediğinde zarafetle çark etmeye donanımlı olmaya başlayan, hayatına güzel şeyler katmak için fazla düşünmeyi bir kenara bırakabilen."


"Okurken düşünce hayatım üzerine ne kadar kontrole sahip olabileceğimi keşfettiğimde şaşırdım. Kabiliyet başından beri oradaymış ama ben fark etmemişim. Sadece düşüncelerimi müttefikim yapmanın ne anlama gelebileceğini anlamakla kalmayıp aynı zamanda ilk kez bunu nasıl yapabileceğimi de görmeye başladım."


"Çocukluğumuzdan beri uyanık olduğumuz saatlerin çoğunu düşünce alışkanlıklarımızı pekiştirmek için harcadık. Onları dikkat ve tekrar yoluyla güçlendiririz. Bunu tutarlı bir şekilde uyguladığımız her şeyde sonunda başarılı oluruz. Yaptığımız tüm alıştırmalar sayesinde (ya da yüzünden) gereğinden fazla düşünmekte iyi olduk. Bu nedenle yeni stratejiler uygulamaya başlamamız gerekiyor ve yeni düşünme biçimi uyguladıkça ve yeni düşünce alışkanlıklarını pekiştirdikçe fazla düşünmemekte çok daha iyi olacağız."


"Karar çoktan verilmiş olsa da onu arkamızda bırakamayız. Seçeneklerimizi tarttık, bir karar vermekle ilerlemek yerine doğru seçimi yapıp yapmadığımız ve farklı bir seçim yapmak için çok mu geç olduğunu merak ederek karar verme sürecinin başlangıcına geri döneriz..Tüm bu sorgulamalar muazzam miktarda zaman ve enerji gerektirir, stres yükümüze önemli ölçüde katkıda bulunur ve gelecekte akıllıca kararlar verme kapasitemize sınırlar."


"Arayış ne kadar ilginç olursa olsun mükemmel çözümleri aramaya devam edemeyiz. Çünkü mükemmel çözüm diye bir şey yoktur. Nadiren tek bir doğru cevap vardır. Gerçekte çoğu kez birçok iyi cevap vardır."


"Mükemmelliyetçiğin üzerinizdeki etkisini gevşetmek istemek bir şeydir. Ama bunu gerçekten nasıl yaparsınız? Çözüm kendinize başarısız olma izni vermektir. Başarısızlık mutlak mükemmellikten daha az olan herhangi bir şey olarak tanımlanır ve gerçekten başarısız olduğunuzda bunun için şükran duymaktır."


"Hadi deneyelim demeyi öğrenelim. Yap ve ne olduğunu gör! Ya da ilk seferde öğrendiklerinizi de kullanarak yap ve sonra yeniden yap dersiniz. Bu tekrarlamalı yaklaşım bize her zaman doğru onu yapma ihtiyacından kurtarır. Harekete geçmeden önce emin olmayı beklemek yerine bir şeyler deneyerek ve sonra ne olacağını görerek iyi ve hızlı bilgi alabiliriz."


"Değerlerinizi belirlemekte zorlanıyorsunuz iki yönlü bir yaklaşımın faydası olabilir. İlk olarak söze dökülmemiş değerlerin karar verme sürecinizi etkileyip etkilemediğini gözden geçirebilirsiniz. Bunları tespit etmek için zamanınızı, paranızı, enerjinizi ve dikkatinizi nereye harcadığınıza dikkat edin. Çünkü kaynaklarımızı bizim için önemli olan şeyleri ayırma eğilimindeyiz bunu yaptığınızda değerleriniz ortaya çıkmaya başlıyor mu?"


"Yeni değerleri seçerken ve keşfederken kim olduğunuzu ve nasıl bir insan olmak istediğinizi düşünmek netlik kazandırabilir. Zamanınızı nasıl geçirmek istersiniz? Hangi davalarla ilgileniyorsunuz? Kendinizi ne zaman mutlu, gururlu veya tatmin olmuş hissettiniz? O zaman neler oluyordu ve bu deneyimler neden bu kadar anlamlıydı?"


"Eşyalarımızı kontrol altına alamadığımız da bunun bedelini ekstra çaba, zaman, stres ve para ile ödüyoruz. Ne kadar az şeye sahipsek işleri düzene sokmak o kadar kolay olur. Pinsky'ın dediği gibi "verimliliğe giden en doğru yol azaltmadır."


"Enerjimiz düştüğünde vücudumuz ve beynimiz gerçek molalara ihtiyaç duyar. İyi bir fincan kahve ile oturmak veya öğle yemeği molasında kitapçıya gitmek ya da gerçekten bunalmış hissettiğinizde sessizce oturup birkaç dakika bulutlara bakmak gibi şeyler bunlar bilinçli molalardır."


"Hayatta başınıza ne geldiğini kontrol edemezsiniz ancak olayları nasıl yorumlamayı seçtiğinizi kontrol edebilirsiniz. Olumlu bir açıklama aramayı seçtiğimde faydasızca kötü düşünceler üzerinde durmak yerine iyi düşünceleri besliyorum."


"Yararsız düşünceler ortaya çıkarsa onları beslemek zorunda değilsiniz. Zihninizin tehlikeli bir yöne sürüklendiğini fark ettiğinizde bu düşüncelere "şimdi değil" deyin ve onları bir kenara süpürün. Arkadaşım kazaktaki tüyleri fırçalıyormuşum gibi onları fırçaladığımı hayal etmemi önerdi."


"Yaşım ilerledikçe sadece her gün aynı şeyi giymeyi tercih etmekle kalmayıp bunu kendileri için işleri kolaylaştırmak adına apaçık şekilde yapan insanlardan büyülendim. Karar yoğunluğu ile ilgili araştırmalarını teşvik ettiği eski Başkan Obama bile görevdeyken yalnızca gri veya mavi takım elbise giymeyi seçmiş. Vanity Fair röportajında Michael Lewis'e "Kararları azaltmaya çalışıyorum" dedi. Ne giyip ne giyeceğime karar vermek istemiyorum çünkü vermem gereken çok fazla karar var."


"Kötü seçim yapmaktan korkuyoruz bu yüzden hiçbir şey seçmiyoruz. Bu doğru karar olduğu için değil ortadaki karmaşıklığı aşamadığımız için. Biz fazla düşünmemizi bir kenara bırakıp harekete geçemedik."


"Rutinler nasıl ritüel haline gelebilir? İlk bakışta ritüeller ve rutinlerin çok ortak noktası vardır. İkisi arasındaki fark, eylemin kendisi olmak zorunda değildir, fark eylemin arkasındaki tutumdur. Rutin amaca uygunluk için yapılır. Ancak ritüel, bugün hala kullanılan bir çağrışım olan dini ayinlerle ilgili şeyleri tanımlayan Latince bir kelimeden türemiştir. Kelime aynı zamanda bir kişinin alışkanlıkla ve sürekli olarak neredeyse dini ir ibadetmişçesine yaptığı bir şeye de atıfta bulunabilir. Ritüel, aklımızda daha yüksek bir amaç için yaptığımız şeydir."


"Gün içinde bir roman okumak için mola vermek, verandada oturup bir fincan çay içerek dinlenmek ya da komşunuzun çiçeklerini fark etmek için durmak olabilir. Bu küçük anların tadını çıkarmak için kendimize izin vermek ne büyük hediyedir."


"Dünya büyük; biz küçüğüz. Bir fark yaratamayacağımız hissi felç edebilir. Yapılması gereken çok şey var ne yaptığımızın ne önemi olabilir ki? Umutsuz ve çaresiz hissetmek kolay, ancak karmaşık çözümlerden sorumlu olmak zorunda değiliz. Bulunduğumuz yerden başlayabiliriz. Bir fark yaratabiliriz. Kendi iyiliğimiz için ve dünyanınki için, iyilik için bir güç olabiliriz."

 

"Sen programlanmamışsın. Belli bir tasarım planı taşımıyorsun, kendini yaratmalısın. Kendi kendine yaratıcı olmalısın. Yani her şey sana bağlı. Bir Buda, bir Adolf Hitler bir Benito Mussolini olabilirsin. Katil veya meditasyoncu olabilirsin. Güzel bir bilinçlilik çiçeği olarak açabilirsin ya da bir robot olabilirsin. Ama unutma sen sorumlusun ve sadece sen başka hiç kimse değil."


"Bu anlayış hayat hikayemizdeki yerimizin mutlak bir resmini sunuyor. Biyolojik evrim bizi ancak şimdiye kadar getirdi. İnsan olarak potansiyelimizi gerçekleştirmenin ve yaşamaya uygun bir dünya yaratmanın artık bize kaldığı bir noktaya... Geçmişteki tüm evrimsel süreçlerin aksine bu sonraki adım tamamen bizim elimizde."


"Spontane adam, gerçek insana, öz insana, içimizdeki Tanrıya giden yoldur. Yöne karar veremezsin sadece senin için uygun olan bu an yaşayabilirsin. Bu anı yaşadığında bir yön doğar. Dans edersen bir sonraki an daha derin bir dans olacaktır. Ama buna karar verdiğin için değil temelde bu an içinde dans ettiğinden. Bir yön yaratmamışsındır ve onu manipüle etmiyorsundur bir sonraki an daha fazla dansla dolu olacaktır. Ve daha fazlası bizi takip edecektir."


"Bir hedef zihin tarafından belirlenir yön ise yaşanarak kazanılır. Yön mü? Temelde her şey hayatın karar vereceğine dair derin bir güven içinde yaşamaktır."


"Yön son derece ince, hassas ve kırılgandır. Bu yüzden herkes hedefi seçmiştir. Toplum senin için bir hedef belirlemeye çalışıyor. Ebeveynler, öğretmenler, kültür, din, hükümet... Hepsi de sana sabit bir yaşam modeli vermeye çalışıyorlar. Özgür olmanı, yalnız bırakılmanı, bilinmeyene adım atmanı istemiyorlar ve böyle can sıkıntısını yarattılar. Geleceğini önceden biliyorsan çoktan yaşam sıkıcı hale gelmiştir. Eğer gelecekte şöyle veya böyle olacağını biliyorsan şimdiden sıkıcıdır."


"Vasat zihin çok güvensiz hissettiği için kesin hedefler talep eder, kendi bilincine güvenemez, hayata güvenemez. Vasat zihin keşiften çok korkar. Oysa keşif hayattaki en büyük sırdır. Şaşırmaya her zaman hazır olmak kişinin masum olduğu anlamına gelir. Keşfetmeye çalışıyordur ve hayat öyle bir yerdir ki sonsuza dek keşfetmeye devam edebilirsin. Ne kadar çok keşfedersen o kadar çok keşfedilmemişin kaldığını görürsün. Bu hiç bitmeyen bir süreçtir. Yön asla bitmeyen bir süreçtir. Unutma ki bu bir süreçtir, bir harekettir. Hedef ise ölü bir şeydir."


"Çünkü her an işte budur. Yaşam olabilir, ölüm olabilir, başarı olabilir, başarısızlık olabilir, mutluluk olabilir, mutsuzluk olabilir. Her an işte budur. Ben buna gerçek dua diyorum ve sonra bir yöne sahip olursun endişelenmene gerek yoktur. Hiçbir şeyi düzeltmene gerek yoktur. Sadece güvenli hareket eder."


"Alıcı (kabul edici) ol, sevgi dolu ol ve seni doğuran doğaya güven. Sen onun bir uzantısısın, ondan ayrı değilsin. O seni önemsiyor seni hem hayatta hem de ölümde koruyor. O senin güvencen var olan tek güvence! Kendini güvende hisset, rahat ol ve bir gün zihnin tamamen sessizleştiğinde hakikat ortaya çıkacaktır. Varoluşunun karanlığına bir ışık gibi yansıyacak ve her şey açığa çıkacaktır."


"Toplum güveni kökten yok etmenin gayreti içinde. Kendine güvenmene izin vermek istemiyorlar, diğer tüm güven türlerini öğretiyorlar: ebeveynlere güven, kiliseye güven, hükümete güven, tanrıya güven. Bir sonu yok ama temel güveni tamamen yok ediyorlar. Oysa diğer tüm güven türleri sahtedir. Sahte olmaktan başka bir şey olamazlar. O halde diğer tüm güven türleri sadece plastik çiçeklerdir ve gerçek kökleri olmadığından gerçek çiçeklere dönüşemezler."


"Kendine güvenmeye başla bu ilk şeydir. Benim buradaki işim kendinle ilgili içinde yaratılan şüpheyi yok etmektir. Üzerine dağıtılan tüm kınamaları yok etmek istiyorum. Tüm şüpheyi senden uzaklaştırmak ve de sana tüm varoluş tarafından sevildiğini ve saygı duyulduğuna dair bir his vermek istiyorum. Tanrı seni sevdiği için seni yarattı. Seni o kadar çok sevdi ki seni yaratma cazibesine karşı koyamadı. Bir ressam resim yaptığında bunu sevdiği için yapar. Bir şair şiir yazdığında bu şiiri sevdiği içindir. Tanrı da seni resmetti. Seni bir şarkı gibi söyledi, seni dans etti. Tanrı seni seviyor ve eğer Tanrı kelimesinde herhangi bir anlam görmüyorsan hiç endişelenme ona varoluş de ona bütün de."


"Bir gün gerçekleşecektir ve düşünceler orada olmayacaktır. Aniden düşünceler kaybolduğunda beden ve sen ayrı olursunuz çünkü düşünceler köprüdür. Bedenle sen sadece düşünceler aracılığı ile birleşirsin. Bağlantı düşüncelerdir. Ama aniden bağlantı koptuğunda sen bir yerde beden başka bir yerdedir. İkisi arasında sonsuz bir uçurum vardır. O zaman bedenin öleceğinden ama kendinin ölmeyeceğini bilirsin."


"Yaşamına ne tür bir deneyim gelirse gelsin bunun olmasına izin ver ve sonra onu oluruna bırak. Zihnini sürekli temizlemeye devam et. Geçmişi geride bırak ki böylece burada ve şimdide kalabilirsin."


"Planlıyorsun ama aslında o kadar hazır değilsin. Aslında planlama kendini yetersiz hissettiğini anlamına gelir bu yüzden plan yapıyorsun aksi takdirde neden plan yapasın?"


"Endişelenmeye gerek yok tüm varoluş hareket ediyor, sonsuz var oluş hareket etmeye devam ediyor. Sen onun içinde sadece içinde bir dalgasın. Rahatla ve her şeyin akmasına izin ver. Nasıl akışına bırakacağını öğrendiğinde bu dünyada bilmeye değer her şey öğrenmişsin demektir."


"Şimdiye kadar hayatta kalabilin. Öyleyse neden yarınlar için endişeleniyorsun? Bugün hayattayız sen dün de hayatta kalabildiysen yarınlar da kendi başının çaresine bakacaktır. Yarınları düşünme ve özgürce hareket et. Sadece bu anlayışla bile hemen rahat hissedeceksin."


"Hiç başka bir köpeği öldüren bir köpek gördün mü? Evet bazen kavga ederler ama sadece kavga ederler. Bir insan tarafından eğitilmediği sürece bir köpek başka bir köpeği asla öldürmedi. İnsan başka bir insanı öldüren tek hayvandır. Hiçbir karga diğer kargaları hiçbir yarasa diğer yarasaları öldürmez. İnsan kendi neslini öldüren tek hayvan türüdür. İnsanlığa ne oldu? Hayvanlardan daha mı aşağıya düştü?"



 
bottom of page