
"Yaşamın gayesi sadece geçmek değil aynı zamanda senin içinde derin bir yerlere ulaşmaktır. Yaşam yüzeyde değildir, kenarlar değildir, tam merkezdir ve sen henüz merkeze ulaşmadın. Uyan, yeterince zaman kaybettin. Uyanık ol ve ne yaptığını gör. Ne yapıyorsun? Para mı kazanmak peşindesin? Para nihayetinde borçtur, hep aynı yere dönersin. Para oyununa... Başkalarından fazla paran vardır iyi hissedersin, başkalarının senden fazla parası vardır, kötü hissedersin. Bu bir oyundur. Ama bu oyunun anlamı ne? Dünyanın sahip olduğu tüm para senin olsa ölüm anında yine bir dilenci olacaksın. O yüzden dünyanın tüm zenginliği seni zengin edemez, oyunlar seni zengin edemez. Uyan!"
"Büyük İskender'in "Ölmeden önce ölü bedenimi sokaklarda taşıdığınız zaman ellerimin iki yanından sarkmasını izin verin, ellerimi örtmeyin" dediği söylenir. Bu sık rastlanan bir şey değildir kimse bu şekilde taşınmamıştır. Ve sorarlar. Ne demek istiyorsunuz, bu görülmemiş bir şey bedenin tamamı saklanır neden ellerinizi sarkmasını istiyorsunuz? Şöyle yanıtlar:"Ellerin boş bir halde öldüğümün bilinmesini istiyorum. Bunu herkes görmeli ve bir daha hiç kimse bir İskender olmaya çalışmamalı. Öyle çok şey kazandım ki ve neticede elimde hiçbir şey yok. Krallığım çok büyük ama ben yine bir yoksulum."
"Bir diğer nokta neden sabah? Çünkü sabah kalıbı hazırlar. Sabah ilk düşünme kabı olur. Bu yüzden tüm dinler en az iki duada ısrarcıdır. Eğer tüm gün dua edebiliyorsan doğru olanı bu olduğunu söyler ama yapamıyorsan en az iki dua: bir sabah biri gece."
"Bir başkasına gerek yok dedi, yalnız olduğunu iyi bil. En azından bu kadarı kesin, varsın! Hayatını kesinlikle var olan bir şey üzerine kur çünkü hayatın nasıl belirsiz kuşkulu bir bilgi olarak değil sadece bir inanç olarak var olan bir şey üzerine kurabilirsin hayatta kesin olan ne var ki tek bir şey kesindir o da sensin diğer her şeyden kuşku duyabilirsin."
"Sen yalnızca kendinden emin olabilirsin. Tek kesinlik senin var olduğundur. Neden? Çünkü kendinden kuşku duyman için bile burada olman gerekir."
"Tüm yaşamı boyunca bu kutu ile birlikte yaşarsın. Bu kutuyu yanında taşırsın. Bu kutu bir mezardır, bu kutulardan çıkman gerekir. Ancak o zaman gerçek bilincinin ne olduğunu bilebilirsin. Sonra toplumlar kavramlar verir, sonra toplum ön yargılar verir, sonra toplum teoriler felsefeler sistemler ve dinler verir ve sonra çocuk asla dosdoğru bakamayacak hale gelir. Her zaman toplum yorumlamak için hazırdır. Sen bir şeyin iyi olduğunu söylerken farkında değilsin. Orada mısın? Gerçekten bakıyor musun? Bu bir şeyin iyi olduğu senin duygun mu yoksa toplumun bir yorumu mu? Bu bir şey eğer kötüyse, ona gerçekten baktın ve onun kötü olduğunu sonuca vardın mı yoksa toplum sana o şeyin kötü olduğunu mu öğretti?"
"Bunun sürekli hatırlanması gerekir çünkü insanlar her zaman etraftadır ve seni öyle sinsi yollarla kandırırlar ki… Ve şimdi onlar her zaman olduğundan daha güçlüler. Reklamlarla, radyoyla, gazetelerle, televizyonla insanlar seni sürekli manipüle ederler."
Ama reklamlar, propagandalar tüm toplum başkalarını manipüle ederek var olur. Mutluluğu pazardaki bir ürün gibi gidip satın alıyorsun. Satın almak zorundasın. Mutluluk nasıl satın alınır? Mutluluk bir emtia değildir, bir şey değildir. Bir yaşam kalitesi, farkındalıklı bir yaşamın bir neticesidir. Mutluluğu satın alamazsın - bunun hiçbir yolu yoktur."
"Unutma, farkındalıklı ve uyanık ol. Uyanıksan, eylemlerin giderek daha farkındalık doluysa ne yaparsan yap uykuda olmazsın. Toplumun tüm çabası seni otomatik yapmak, seni bir robota çevirmek, seni kusursuz ve verimli bir mekanizmaya dönüştürmektir."
"Toplumun verimliliğe ihtiyacı vardır. Bu yüzden seni hep daha otomatik olmaya iter. Yaptığın her şeyde otomatik ol. Toplum senin farkındalığını umursamaz; farkındalığın toplum için bir sorundur. Senden daha verimli daha üretken olman istenir. Makineler senden daha üretkendir. Toplum senin insan gibi olmanı istemez. Mekanik cihazlar gibi olmanı ister ki daha verimli ve daha az farkındalıklı ol. bu mekanikleştirmedir. Toplum seni bu şekilde kandırır. Daha verimli olursun ama ruhun kaybolur gider."
"Bir şey yapmaya başladığın anda, ister derin düşün isterse konsantre ol, merkezinden uzaklaşırsın. Hiçbir şey yapmadığın zaman -fiziksel, zihinsel, hiçbir seviyede- tüm aktiviteler durduğunda ve sen sadece olduğunda, işte meditasyon budur. Bunu yapamazsın sadece anlaman gerekir."
"İnsanlık kendi için hiç kimsenin huzurlu olmadığı, kimsenin rahatlayamadığı çok tuhaf bir durum yarattı. Çünkü rahatladığın an kendinle yüzleşirsin. Rahatlama neredeyse bir aynaya dönüşür ve sen kendi yüzünü görmek istemezsin, çünkü başkalarının kınayan fikirlerinin etkisi altında kalmışsındır."
"Rahatlamaya başla benliğinin dış kenarlarını rahatlat, bedenini, davranışlarını, eylemlerini rahatlat. Daha rahat bir şekilde yürü, daha rahat bir şekilde ye, dinle, konuş. Bütün süreçleri yavaşlat, acele etme, telaşlanma. Sanki tüm ebediyet önündeymiş gibi hareket et. Ebediyet önünde. Biz en baştan beri buradayız, ve sonuna kadar da burada olacağız. Aslında ne başı var ne de sonu...Biz hep buradaydık ve hep burada olacağız. Şekiller değişir ama madde değişmez. Üst baş değişir ama ruh değişmez."
"Hayat hakkında hatırlaman gereken temel bir nokta var. Yaşanmamış her deneyim etrafında, yanı başında asılı kalacak ve isyan edecektir. Yaşa beni, bitir beni! Her deneyimde yaşanmayı, bitirilmeyi ve tamamlanmayı arzu eden içsel bir nitelik vardır. Bir kez tamamlandığında kaybolup gider, yarım veya eksik kaldığında ise ısrar eder, işkence eder, sürüncemede kalır. Dikkatini ister ve "Ne yapacaksın? Ben hala eksiğim beni tamamla der."
"Ve bedenin hangi bölümüne sevgi ile yaklaşırsan, oranın seni dinlediğini, seni izlediğini gördüğünde çok şaşıracaksın. O senin bedenindir. Kapalı gözlerle tepeden tırnağa ilerle ve nerelerde gerginlik taşıdığını gör ve o parçayla sanki arkadaşına konuşur gibi konuş. Bedeninle aranda bir diyalog başlat. Onu rahatlat ve ona "Korku yok, korkma. Ben seninle ilgileneceğim rahatlayabilirsin de. Yavaş yavaş işin sırrını öğreneceksin sonra beden rahatlayacak."
"Onlarla savaşmaya başlarsan çıkış yolunu bulamazsın er geç yorulur, yıpranırsın. Yavaş yavaş deliliğe kaydını hissedersin. Ama doğru metodu kullanırsan çöküş yerine atılım gerçekleştirirsin. Etrafını sardığını hissettiğin tüm o şeylerle baş etmenin doğru yolu sadece "tanık olmaktır". Savaşmak değil, yargılamak değil, kınamak değil. Sadece sessiz ve dingin olmak olan bir sene tanık olmak."
"Düşüncelerin, pek çok şeyin sana ulaşmasını engeller. Modern psikoloji araştırmacılarının ortaya çıkardıkları bilgi seni şaşırtacaktır. Gerçekliğin yüzde 98'i benliğine girmez zihin yalnızca %2'sini izin verir. O yüzden gördüğün her şey gerçekliğin sadece %2'sidir ve zihin gerçekliği sadece %2'sinin girmesine izin verip bunun bütün olduğunu hissetmeni sağladığı için sen sahte bir dünyada yaşarsın. Parçanın bütün olduğunu düşünür ve ona göre yaşarsın. Tüm yaşamın sahtelik üzerine kuruludur."
"Daha fazla farkında ol. Yürürken farkındalıkla yürü, dinlerken mutlak farkındalıkla dinle. Bir uyku halinde değil, yarım yaramak değil, konuşurken farkındalıkla konuş ve yavaş yavaş bu farklılık sana gerçek benliğine dair bir vizyon sunacaktır."
"Doğu psikolojisi, "Farkında ol. Öfkeyi analiz etmeye çalışma, gerek yok. Sadece öfkeye bak, ama farkındalıkla bak. Düşünmeye başlama." der. Eğer düşünmeye başlarsan o zaman düşünme öfkeye bakmanı engeller o zaman düşünme onu boğar. O zaman düşünme onu kuşatan bir buluta dönüşür; netlik kaybolur. Hiç düşünme. Düşüncesizlik evresinde ol ve bak."